-
Şirket
-
Ürünler
-
Hizmetler
-
Akademi
-
Kariyer
2019 Bilimsel Takvim - Mayıs
LA tarama ve doğrulama sonuçlarının lokal referans aralığı karşısında normalleştirilmesi neden önerilmektedir?
Çünkü testin hassasiyetini artırır.
Çünkü testin özgüllüğünü artırır.
Çünkü hasta sonuçlarının doğruluğunu artırır.
Congratulations!
That's the correct answer!
Sorry! That´s not completely correct!
Please try again
Sorry! That's not the correct answer!
Please try again
Notice
Please select at least one answer
Bilimsel Arka Plan
Antifosfolipid sendromu (APS) sık görülen bir oto-immün hastalıktır. Başka hastalık yoksa 'primer' veya mevcut bir hastalıkla ilişkili ise 'sekonder' olabilir. APS, klinik bakımdan venöz ve/veya arteriyel trombotik olaylarla ve fetüs kaybı, büyüme gerilemesi ve prematüre doğuma yol açan hamilelik komplikasyonuyla ilişkilidir. Nadir olgularda, hastalarda çoklu organ trombozları ve yüksek bir ölüm oranı ile karakterize edilen katastrofik antifosfolipid sendromu (CAPS) gelişebilmektedir [1].
APS'nin klinik spektrumu geniştir ve en uygun tedavi yönetiminin sağlanması esastır. En az bir klinik ve bir laboratuvar kriterinin mevcut olması koşuluyla APS tanısı doğrulanır. Yanlış pozitif raporlamayı önlemek için ilk bulgudan en az 12 hafta sonra pozitif laboratuvar test bulguları tekrarlanmalı ve doğrulanmalıdır [2].
APS'ye yönelik klinik kriterler aşağıdaki tabloda özetlenmektedir [1].
Vasküler tromboz | Bir veya daha fazla objektif olarak doğrulanmış klinik vasküler tromboz epizodu |
Hamilelik morbiditesi |
|
Laboratuvar tanı sürecinde, daha çok anti-fosfolipid antikorları belirlemek amaçlı iki yaklaşım yer alır [3, 7, 8]:
- Pıhtılaşma testleriyle Lupus Antikoagülanının (LA) belirlenmesi
- Spesifik katı faz immünolojik test ile anti-kardiyolipin (aCL) ve/veya anti-β-2-glikoprotein 1 (aβ2GP1) antikorlarının belirlenmesi
APS'nin laboratuvar tanısına yönelik ilk test grubu, anti-fosfolipid antikorların (aPL) antikoagülan aktivitesini ölçmek amacıyla önerilmektedir. Son kılavuzlarda LA tanısı için iki tamamlayıcı testin kullanılması tavsiye edilmektedir: dRVVT ve APTT. Her iki testte de tarama (örneğin, HEMOCLOT™ LA-S veya CEPHEN™) için düşük fosfolipid konsantrasyonları ve doğrulama testleri (örneğin, HEMOCLOT™ LA-C veya CEPHEN™ LS) için yüksek fosfolipid konsantrasyonları kullanılmaktadır. Bu test paneli, 1:1 oranında hasta plazması (PP)/normal havuzlanmış plazma (NPP) oranı ile karıştırma testi yapılarak tamamlanabilir [3, 4, 9, 10]. Antikoagülanlarla süregelen tedavi LA testleriyle etkileşime girebilir, çünkü testin prensibi, anyonik fosfolipidlerde bağlayıcı bölgeler için K vitaminine bağımlı koagülasyon faktörleri bulunan antikorların rekabetine dayanmaktadır. Dolayısıyla, LA'ya karşı yüksek hassasiyete ancak antikoagülanlar (anti-VKA veya DOAC'ler) ile daha az etkileşime sahip reaktifler kullanılmalıdır [5]. Herhangi bir ilacı veya hastalığı olmayan sağlıklı kişilerden alınan en az 40 plazmanın test edilmesiyle tarama ve doğrulama testlerinin sonuçlarının lokal referans aralık (RI) karşısında normalleştirilmesi önerilir, çünkü pıhtılaşma testleri ve cihazlarındaki farklılıklardan dolayı hasta sonuçları laboratuvardan laboratuvara değişiklik göstermektedir [6]. Her örnek grubu için testler arası ve test içi değişimi azaltmak amacıyla hastanın pıhtılaşma süresinin referans aralığa bölünmesiyle hesaplanan normalleştirilmiş oranlar belirlenmelidir [5]. Bu sayıda donör her laboratuvarda mevcut olmayabileceğinden, üretici referans aralığının doğrulanması makul alternatiftir [6]. Genellikle, pozitif LA plazmaları >1,20 normalize tarama/doğrulama oranına sahip olsa da, her laboratuvar tarafından eşik değerlerin belirlenmesi gerekir (Bkz. Şekil 1).
İkinci test grubu ise (IgM ve IgG) aCL ve aβ2GP1 antikorlarını belirlemeyi amaçlayan immünolojik testlerdir. İki aCL antikor tipi önemlidir: doğrudan kardiyolipine bağlananlar ve ko-protein β2GP1 varlığında kardiyolipine bağlananlar. Ancak, sadece ikincisi APS'ye özgüdür; ilki malarya, hepatit veya sifilis gibi enfeksiyon hastalıkları yaşayan hastalarda bulunur. Önceki anti-kardiyolipin/anti-fosfolipid antikor (ACA/APA) testlerinde sığır kaynaklı β2GP1 varlığında kardiyolipin karşıtı antikorlar belirlenmekteydi, ki bu hatalı sonuçlara yol açabilmektedir. Günümüzde, bu tip testlerin yerini genelde, daha özgül ve standardize tespitler sağlayan, oksidize olmayan anyonik fosfolipidler ve denatüre olmayan insan kaynaklı β2GP1'nin (yüksek saflıkta) kullanıldığı testler almıştır. β2GP1'in 1. domainini hedef alan oto-antikorları tespit eden özgül anti-β2GP1 testleri kontrollü bir konsantrasyonda daha yüksek özgüllük sağlayabilir [5].
APS ile ilişkili diğer testler Protrombin, Protein S, Protein C, Protein Z, Anneksin V ve Faktör XIII karşıtı antikorları tespit etmeyi amaçlayan testlerdir. Ancak, APS hastalarındaki klinik yararlılıklarıyla ilgili kanıtların ve standardizasyonun eksikliği nedeniyle, bu testlerin standart test panellerine dahil edilmesi önerilmemektedir.
Esasen, APS tanısı için sadece orta veya yüksek antikor konsantrasyonları anlamlıyken, sınırdaki sonuçlar doğrulama için bir takip sürecini gerektirir. LA, ACA/APA veya β2GP1 antikorları bakımından iki veya daha fazla pozitif sonucu olan hastalar, yalnızca bir pozitif teste sahip hastalara göre trombotik olaylar veya düşük ile daha güçlü bir şekilde ilişkilendiriliyordu. Daha sonra, bu üç testin tamamının aynı örnek üzerinde aynı anda yapılması ve ilk testten en az 12 hafta sonra testin tekrarlanması önemle tavsiye edilmiştir.
APL çok heterojen niteliktedir ve bazı hastalarda örtüşen reaktiviteler gösterirken diğer hastalarda göstermemektedir. Dolayısıyla, söz konusu hastada antikorun sınıflandırılması için iyi belgelenmiş performans özellikleri olan doğru testlere gerek vardır. Testler daha fazla standardize, daha özgül ve kesin olsa dahi, önümüzdeki yıllarda daha fazla ilerlemenin kaydedilmesi beklenmektedir [5].
Referanslar
[1] Miyakis S, Lockshin MD, Atsumi T, et al. International consensus statement on an update of the classification criteria for definite antiphospholipid syndrome (APS). J Thromb Haemost. 2006 Feb; 4(2):295–306.
[2] Dlott JS. Diagnosing antiphospholipid antibody syndrome: a review of the criterion for definite APS. Urol Nephrol J 2015; 8(Suppl. 1):18–21.
[3] Devreese KMJ. Antiphospholipid antibody testing and standardization. Int Jnl Lab Hem. 2014; 36:352–363.
[4] Ledford-Kraemer MR, Moore GW, Bottenus R, Daniele C, de Groot PG, Exner T, et al. Laboratory testing for the lupus anticoagulant. 1st ed. Approved guideline. CLSI document H60. Wayne, PA, USA: Clinical and Laboratory Standards Institute; 2014.
[5] Amiral, Peyrafitte, Dunois, Vissace, Seghatchian, et al. Anti-phospholipid syndrome: Current opinion on mechanisms involved, laboratory characterization and diagnostic aspects. Transfusion and Apheresis Science 56 (2017) 612–625.
[6] Clinical and Laboratory Standards Institute. Defining, Establishing and Verifying Reference Intervals in the Clinical Laboratory. 3rd ed. Approved guideline. C28-A3. Wayne, PA, USA: Clinical and Laboratory Standards Institute; 2008.
[7] Sangle NA, Smock KJ. Antiphospholipid antibody syndrome. Arch Pathol LabMed 2011; 135:1092–6.
[8] Pengo V, Banzato A, Bison E, Denas G, Zoppellaro G, Bracco A, et al. Laboratory testing for antiphospholipid syndrome. Int J Lab Hematol 2016; 38(May (Suppl. 1)):27–31.
[9] Moore GW, Culhane AP, Daw CR, Noronha CP, Kumano O. Mixing test specific cut-off is more sensitive at detecting lupus anticoagulants than index of circulating anticoagulant. Thromb Res 2016; 139(March):98–101.
[10] Pengo V, Tripodi A, Reber G, Rand JH, Ortel TL, Galli M, de Groot PG. Update of the guidelines for lupus anticoagulant detection. J Thromb Haemost. 2009; 7:1737–40.